Türk Hukukunda Anlaşmalı Boşanma Protokolüne İlişkin Genel Hukuki Değerlendirmeler
Logo



Stj. Av. Ece BARLIK 20 Apr, 2022 Universal

Türk Hukukunda Anlaşmalı Boşanma Protokolüne İlişkin Genel Hukuki Değerlendirmeler


  1. GİRİŞ

Evlilik, insanın ömür boyu süreceği inancıyla kurduğu birlikteliktir. Evliliğin doğal olarak sona ermesi ölüm yoluyla gerçekleşir. Ancak bazı hallerde evlilik, ölüm dışında başka bir sebeple sona erer. Eşlerin kanunda öngörülmüş olan sebeplerden birine dayanarak açacağı dava sonucunda evlilik birliğine hâkim kararı ile son verilmesine boşanma denir[1]. Bir diğer anlatımla boşanma eşler arasında kurulan hukuki evlilik ilişkisinin, hukuki bir yol ile sonlandırılmasıdır. Evlilik kadar geçmişe dayanan boşanma; bazı kültürlerde, dini inanışlarda yasaklanmış olsa da özellikle gelişmiş toplumlarda sıkça rastlanan bir hukuki yoldur.

Bu makale temel itibariyle üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde makalenin temelindeki mesele olan “anlaşma boşanma protokolü” ile ilgili konunun kısaca takdimi yapılarak değinilecek mesele konusunda kısa bir giriş yapılmıştır. İkinci bölümde genel itibariyle Medeni Hukuk kapsamında boşanma hakkında kısa bazı değerlendirmelere yer verilmiştir. Çalışmanın en kapsamlı üçüncü bölümünde ise detaylı şekilde anlaşmalı boşanmanın ne anlama geldiği, anlaşmalı boşanma protokolünün hukuken geçerlilik şartları ve bu kapsamda ele alınabilecek bazı meseleler bazı doktrin görüşleri ekseninde incelenecektir. Son bölüm olan Sonuç kısmında ise “anlaşmalı boşanma protokolü” kapsamında bu çalışma kapsamında gerçekleştirilen araştırma ve değerlendirme neticesinde genel bir değerlendirme gerçekleştirilecektir.

  1. MEDENİ HUKUKTA BOŞANMA

4721 Sayılı “TMK” m.161 ve devamında evliliği sonra erdiren sebeplerden olan boşanma hükümleri düzenlenmiştir. İlgili kanun uyarınca boşanma sebepleri, özel sebepler ve genel sebepler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Özel boşanma sebepleri zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme, haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığıdır. Sayılan bu özel boşanma sebeplerinin dışında kalan veya belirli bir sebebe dayandırılmayan birçok olay ilişkilerde boşanmaya sebep olabilir. İlgili kanunda somut olarak belirtilmeyen genel boşanma sebepleri bakımından kanun koyucu tarafından hâkime geniş bir takdir yetkisi verilmiştir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, eşlerin birlikte dava açmaları ya da birinin açtığı davayı diğerinin kabul etmesi ve evlilik birliğinin fiilen kurulamaması halleri genel boşanma sebepleri olarak düzenlenmiştir. Genel boşanma sebepleri belli olay veya olgulara dayanmayan, önceden saptanması mümkün olmayan farklı olaylar veya olgulardan doğan bir durumu esas alır[2].

Sayılan sebeplerin varlığı halinde artık taraflar arasında boşanma yoluna gidilecektir. Gelinen bu noktada kişilerin önlerine iki farklı yol çıkar. Taraflar isterlerse karşılıklı anlaşma yoluna giderek anlaşmalı olarak boşanabilecekleri gibi, çekişmeli boşanma yolunu da seçebilirler.

2.1.Çekişmeli Boşanma

Taraflar boşanma ile ilgili velayet, nafaka vb. konularda ortak paydada buluşamadıklarında davanın çekişmeli boşanma davası olarak görülmesi sonucu oluşur. Burada “çekişmeli” sözcüğünden kasıt, adından da anlaşılacağı üzere tarafların özel bir yöntem olan “anlaşmalı boşanma” yerine mahkemeye başvurmak suretiyle boşanma talep etmelerine ilişkin sürece işaret edilmektedir. Taraflar arasında boşanma sürecine ilişkin taraflardan boşanmayı talep etmesine rağmen diğer tarafın istememesi, velayet, mal rejimi gibi üzerine anlaşma zemini sağlanamayan pek çok husus olabilir. Bu bağlamda, boşanma davası açıldıktan sonra hâkim ortaya çıkabilecek olumsuz durumlara karşı geçici birtakım önlemler almak zorundadır. Bunlara eşlerin barınma, geçinme, çocukların eğitim vs. masrafları için nafaka tedbiri, uzaklaştırma kararı gibi örnekler verilebilir.  

2.2.Anlaşmalı Boşanma

 TMK m. 166/f. 3 uyarınca “Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.”  İlgili kanun maddesinden anlaşılacağı üzere, belirli koşullar sağlandıktan sonra eşlerin mahkemeye başvurması veya eşlerden birinin açtığı davayı diğerinin kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış varsayılır ve hâkim eşlerin boşanmasına karar verir[3].

  1. ANLAŞMALI BOŞANMA

TMK m.166/f. 3’e göre evlilik birliği en az bir yıl sürmüşse ve eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin açmış olduğu davayı diğer eşin kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Hâkimin boşanma kararı verebilmesi için tarafları bizzat dinlemesi ve iradelerinin serbestçe açıklanıp açıklanmadığına kanaat getirmesi gerekir. Hâkim, tarafların ve varsa çocukların menfaatlerini koruyarak bu anlaşmada değişiklikler yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz. Kanaatimizce uygulamada her ne kadar tarafların anlaşmalı boşanma protokolü ile mahkemeye başvurması akabinde genel itibariyle protokolde yazan hükümlerin duruşma esnasında tek tek okunarak bu hususta mahkemelerin protokol içeriklerini teyit eder şekilde hareket ettikleri görülmüşse de, en azından boşanma kurumunun Aile Hukuku’na özgü bir kurum olması ve işin mahiyeti gereği kamu düzenini de ilgilendirmesi nedeniyle tarafların protokol hükümlerini baskı altında imzalayıp imzalamadıkları duruşma esnasında hakim tarafından bizzat taraflara sorularak anlaşma konusunda hakim tarafından tarafların hür iradeleri ile hareket edip etmediklerinin tespiti gereklidir.

Anlaşmalı boşanma, mutlak boşanma sebebidir. Kanunda belirtilen olay ve olguların ispatı boşanma için yeterlidir. Hâkim kurulu olan evlilik birliğinin eşler açısından çekilmez olup olmadığını araştırmaz. Anlaşmalı boşanma, bir genel boşanma sebebidir.[4]

  1. ANLAŞMALI BOŞANMANIN ŞARTLARI

A.1) Evlilik Birliğinin En Az Bir Yıl Sürmüş Olması
Anlaşmalı boşanma yoluna gidilebilmesi için evlilik birliğinin en az bir yıl sürmüş olması gerekmektedir. Eğer taraflardan evlilik üzerinden bir yıl geçmeden anlaşmalı boşanma yoluna başvurmuşsa hâkim açılan boşanma davasını diğer şartları incelemeye gerek görmeden reddetmelidir. Diğer koşullar bakımından böyle bir durum söz konusu olmayıp; sonradan veya hâkim tarafından tamamlanabilirler[5]. İlgili dava açıldığında henüz bir yıllık süre dolmamış, ancak yargılama süresi içinde henüz karar verilmeden önce bir yıllık süre dolmuş ise yargılamaya devam edilecek ve boşanma kararı verilecektir. Bir yıllık sürenin tespitinde evliliğin başlangıcı esas alınmalıdır. Taraflar arasında bu sürenin anlaşarak kısaltılması mümkün değildir. Bir yıllık sürenin henüz dolmadığı durumlarda, taraflar sürenin dolmasını bekledikten sonra anlaşmalı boşanma yolunu izlemeli ya da evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması sebebine dayanarak boşanma davası açmalıdırlar.

Belirtmek isteriz ki, 2001 yılındaki Türk Medeni Kanunu’nda anlaşmalı boşanma noktasında bir yıllık bir bekleme süresinin öngörülmesi evlilik kurumuna verilmesi gereken ciddiyet ve özellikle tarafların gelip geçici bazı fikirlerle evliliği istedikleri zaman kolay bir şekilde sona erdirmelerinin önlenmesi açısından isabetli bir düzenlemedir[6].

A.2) Davanın Eşler Tarafından Birlikte Açılması ya da Eşlerden Birinin Açmış Olduğu Davayı Diğer Eşin Kabul Etmesi

Taraflar boşanma isteklerini aynı dilekçede belirtip imzalayabilir ve yapılan duruşmada taleplerini tekrarlayabilirler. Önemli olan boşanma iradelerinin aynı anda ve duruşmada hâkime beyan edilmesidir. TMK m. 166/ 3’e göre, bir eşin açmış olduğu dava diğer eş tarafından kabul edilerek de anlaşmalı boşanılabilir. Diğer eşin hangi aşamada olduğu fark etmeksizin davayı kabul etmesi halinde boşanma talebi anlaşmalı boşanmaya dönmüş olacaktır. Kabul beyanı davanın ve yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilecektir.

A.3) Hâkimin Tarafları Bizzat Dinlemesi

Hâkimin eşleri dinlemesi, anlaşmalı boşanmanın zorunlu şartlarından biridir. Tarafların her ikisi de boşanma yönünden uygun irade beyanında bulunmalıdır. Tarafların dinlenmesiyle, boşanma hususunda hazır olup olmadıklarının ve yapılan anlaşmanın onaylanabilir olup olmadığının incelenmesi amaçlanır. Hâkim, evlilik birliğini çekilmez kılan nedeni re’sen araştırmakla yükümlü değildir. Zira, uygulamada da anlaşmalı boşanma durumunda eşler arasında evlilik birliğinin sona ermesine sebebiyet veren olayın aydınlatılmasından öte, boşanma protokolünde tarafların üzerinde mutabık kaldıkları şartların aydınlatılmasına odaklanılmaktadır. Ancak, anlaşmalı boşanma durumunda her ne kadar evliliği sona erdiren sebebin üzerine spesifik olarak durulmasa dahi, hâkimin eşleri dinleyip serbest iradelerinin oluşup oluşmadığına karar verirken gerekli her türlü özeni göstermesi gerekmektedir. Bu durumun aynı zamanda kamu düzenin de bir gereğidir. Zira, doktrinde de hakimin anlaşmalı boşanma konusunda bizzat eşleri dinlemesinin olmazsa olmaz bir şart (conditio sine qua non) olduğu belirtilmiştir[7].  

Taraflar vekaletname yoluyla özel yetki vererek, hâkim önüne gelmekten kaçınamazlar. Hâkim, protokolde yazılanların taraflardan sözlü olarak tekrar onaylanmasını bekler. Hâkimin takdir yetkisi bulunduğundan, tarafların birisinin veya her ikisinin gelmemesi halinde eğer duruşmaya gelinmemesi durumunda önemli bir mazeret var ise duruşmayı başka bir tarihe erteleyebilir veya doğrudan davayı reddedebilir. Bu nedenle anlaşmalı boşanma süreçlerinde özellikle tarafların bizzat duruşmaya katılımı önem arz etmektedir. 

A.4) Protokol Yapma Zorunluluğu

Boşanmanın mali sonuçları bakımından bir sonuca ulaşabilmesi için protokol yapılması gerekmektedir.

  1. ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜ

B.1) Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Hukuki Niteliği  

Anlaşmalı boşanmanın koşullarının sayıldığı kanun maddesinde, boşanma protokolü yapılması gerekliliğinden bahsedilmiştir. Boşanma protokolünün hukuki niteliği doktrinde tartışmalıdır. Bazı yazarlar protokolün mali sonuçlara ilişkin boyutlarının bulunması, hazırlanan düzenlemeler ile eşlere bazı yetkiler verilmesi sebebiyle “Özel Hukuk Sözleşmesi” olarak kabul etmektedir. Bazı yazarlar tarafından usul hukuku sözleşmesi olarak görülen boşanma protokolü iki taraflı hukuki işlem olduğundan bir “Usul Hukuku Sözleşmesi” olarak kabul görür. Bir diğer görüş ise eşlerin boşanmanın fer’i sonuçlarına ilişkin beyanlarını mahkemeye yapılması gereken talep olarak değerlendirir[8].

B.2) Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Kurucu Unsurları

TMK m. 166/f. 3 kapsamında ‘’mali sonuçlar’’ ve ‘’çocuğun durumu’’ ifadelerinden anlaşılması gereken boşanma protokolünün kurucu unsurlarının velayet, kişisel ilişki, tazminat ve nafaka olduğudur.

B.2.1. Mali Konular

Taraflar mali konularda anlaşma sağlayamazlarsa bu durumda hâkim tarafından anlaşmalı boşanmaya hükmedilemez[9].

Yoksulluk nafakası boşanmanın mali sonuçlarından biridir. Bu sebeple hazırlanan protokolde düzenlenmesi gerekir. İlgili hükümleri düzenlenirken hâkim eşlerin ekonomik ve sosyal durumlarını, nafaka alacaklısının yoksulluğa düşüp düşmediğini incelemelidir. Taraflar arasında karşılıklı olarak yoksulluk nafakası talep edilmemekteyse protokole bu şekilde bir madde eklenmelidir. Mali konulardan bir diğeri ise, evliliğin boşanma ile sona ermesi neticesinde mal rejiminin eşler arasında nasıl tasfiye edileceği meselesidir. Hiç kuşkusuz, taraflar arasında hazırlanacak anlaşmalı boşanma protokolünde bu konuda bir düzenleme olmalı ve daha sonraki süreçte hâkim onayından da geçmelidir.

Maddi ve manevi tazminat bakımından da protokolde mutlaka değinilmiş hüküm olması gerekmektedir. Sadece tazminat başlığı altında olması yeterli değildir. Hâkimin bu duruma müdahalede bulunması ve netlik kazanması için taraflardan beyanlarını sunmalarını istemesi gereklidir.

B.2.2. Ortak Çocukların Durumu

Anlaşmalı boşanma protokollerinde en önemli olgu hiç kuşkusuz tarafların ortak çocukları var ise bu konuda çocuğun velayetinin kime verileceği meselesidir. İlgili konuda hâkim anne ve babanın ortak görüşlerine öncelik tanımalı, çocuğun üstün yararına önem vermelidir. Gerekirse çocuğun düşüncelerine de uygun yollarla başvurmalıdır. Ortak çocuğun kimde kalacağı, çocuğun düzenli olarak yaşamadığı taraf ile arasındaki ilişki ve bu süreçte izlenecek yol protokolde değinilmesi gereken zorunlu unsurdur.

Ortak çocuk noktasında değinilmesi gereken diğer bir mesele ise, velayet hangi eşte kalacak ise diğer eş bakımından protokolde velayet ile benzer şekilde “kişisel ilişki” kurulması bakımından mutlaka bir hüküm olmalıdır. Zira, boşanma sonucunda velayeti almayan eş ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulması olgusu, çocuğun sağlıklı yetişmesi bakımından velayet kadar önemli bir olgudur.

B.3) Anlaşmalı Boşanma Protokolünün İkinci Dereceden Unsurları

Kurucu unsurların dışında kalan hususlar bakımından anlaşma yapılmadığında da sözleşme kurulmuş sayılmaktadır[10]. Zorunlu unsurların dışında, taraflar arasında özellikle belirtilmek istenen, önem arz eden hususlarda irade serbestisi çerçevesinde hükümler hazırlanabilir. Hâkimin onayının alınması zorunlu unsurlar kadar ikinci dereceden unsurlar bakımından da geçerlidir. Kanuna uygun hükümler konulmalıdır. Hâkim zorunlu unsurlara onay verip ilgili ihtiyari hususları onaylamazsa taraflar değişikliğe giderek veya bu maddeleri çıkartarak anlaştıklarını beyan ettiklerinde artık ilgili dava kabul edilmelidir.

B.4) Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Geçerliliği

Boşanma protokolünün geçerliliği bakımından her hukuki işlem için aranan koşullar aranmaktadır. Protokolün emredici hükümleri kanuna, kamu düzenine ve ahlaka uygun olmalıdır. Aksi halde kesin hükümsüzlük söz konusu olur.

TMK m. 166/f. 3’de boşanma protokolünün şekline ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Buradan yola çıkarak şekil serbestisi ilkesi ile eşlerin ister sözlü ister yazılı bir protokol hazırlayabilecekleri sonucuna ulaşılır.

Protokolün tarafı olan eşlerin ayırt etme gücüne sahip ve ergin olmaları ehliyet yönünden aranan unsurlardır.

B.5) Anlaşmalı Boşanma Protokolünde Hâkimin Müdahalesi

Hâkimin ilgili protokole ilişkin ‘taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulunması’’ gerekir. Hâkimin takdir yetkisi bulunmaktadır. Her hukuki işlemde aranması gereken koşulların varlığı ilgili protokol bakımından da aranmalıdır. Ehliyet, muvazaa, irade sakatlıkları bakımından hâkimin denetimi gereklidir. Aynı zamanda hâkim boşanmaya karar verirken tarafların boşanma konusunda hemfikir olduklarına vicdanen karar vermelidir [11].

Hâkimin takdir yetkisinin yanında, taraflar arasında hazırlanmış olan boşanma protokolüne ilişkin müdahalesinde bir sınır bulunmalıdır.

Anlaşmalı boşanmanın sonuç doğurabilmesi için hazırlanan protokolün hâkim tarafından onaylanması gerekmektedir. Aynı zamanda anlaşmanın infaz aşamasında herhangi bir tereddüte düşürmeyecek şekilde hüküm fıkrasında yer alması gerekir.

B.6) Anlaşmalı Boşanma Protokolünün İlam Niteliğine Dayalı Sonuçları

Anlaşmalı boşanmaya ilişkin kararda, eşlerin üzerinde uzlaştıkları ve hâkimin onayından geçen düzenlemenin, karar sonucunda açık ve icra edilebilir bir şekilde, boşanan eşlerin hak ve yükümlülüklerini hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde gösterir bir biçimde ve yine herhangi bir şarta bağlı olmaksızın yer alması gereklidir

Anlaşmalı boşanma yukarıda belirtildiği üzere bir çekişmesiz yargı işi olarak kabul edilir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesinin boşanma kararı vermesiyle hükmün inşai etkisi ortaya çıkar, hükmün şekli anlamda kesinleşmesi ile birlikte artık hüküm bağlayıcı bir hal alır. Hâkim tarafından uygun bulunan protokol, anlaşmalı boşanmaya ilişkin mahkeme kararının sonuç kısmında tereddütsüz, açık ve anlaşılır biçimde yer almalıdır.

  1. SONUÇ

Hâkim tarafından verilen boşanma kararı ile kurulan evlilik birliği hukuken son bulmakta ve buna bağlı olarak da evlilik birliğinin taraflara tanımış olduğu hak ve yükümlülükler ortadan kalkmaktadır. TMK’da boşanma sebepleri, özel sebepler ve genel sebepler olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Boşanma davası açma hakkı kişiye mutlak sıkı sıkıya bağlı bir haktır.

Tarafımızca kanunda düzenlenen anlaşmalı boşanma için beklenen bir yıllık süre şartı doğru değildir. Eşler ise daha az yıpranacakları anlaşmalı boşanma yolunu tercih etmek isteyebilir. Bu sebeple ilgili kanunda düzenleme yapılmalı ve bu bir yıllık süre yeniden değerlendirilmelidir. İlgili madde için bir yıllık sürenin birlikte geçirilmesi aranmamaktadır. Dolayısıyla eşler bu süreyi birlikte geçirmeyebilir. Eğer henüz bir yıllık süre tamamlanmadan dava açılmışsa ve sürenin tamamlanmasına az bir zaman kalmış ise davayı hemen reddetmemelidir.

Hâkim hazırlanan protokolde taraflarca hazırlanmış olan anlaşmayı uygun bulmazsa hangi hususları uygun bulmadığını taraflara açıklamalı ve düzenlenmesini istemelidir. Bu durumda eşler bizzat hâkim tarafından yapılacak değişikliği imzalamak zorunda kalmaz. Böylece anlaşmalı boşanma müessesesi ile amaçlanan evliliğin serbest irade ile sona erdirilmesi hususu tam anlamıyla gerçekleşmiş olur.

Kanaatimizce anlaşmalı boşanma hükmünün infazının sağlanabilmesi bakımından düzenlemenin açık bir şekilde tarafların haklarını ve borçlarını belirtmiş olarak kararın sonucunda yer alması gerekmektedir. Ancak bu şekilde kararın infazında tereddütün giderilmesi ve eşler arasında menfaat dengesinin sağlanması mümkün olacaktır

Her ne kadar şekil serbestisi söz konusu olsa da anlaşmalı boşanmaya hükmedilebilmesi açısından taraflar arasında yapılan protokolün geçerli olması bakımından yazılı şekilde yapılmasını aramak daha uygun düşecektir.

Yazar : Stj. Av. Ece BARLIK

KAYNAKÇA

Ahmed Awzar Khaleel, “Türk ve Irak Hukukunda Mukayeseli Olarak Anlaşmalı Boşanma”, Kayseri 2019, s. 14

Elif Sargın, “Türk Hukukunda Anlaşmalı Boşanmanın Şartları Üzerine Bir İnceleme”, , Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: 28, S: 1, 2020.

Feride Demirbaş, “Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Taşınmazlar Üzerindeki Aynî Haklara İlişkin Hükümleri İle İlgili Bazı Hukuki Sorunlar”

Hande Atmaca Ülkü, “Anlaşmalı Boşanma Protokolü”, Seçkin Hukuk, Ankara, 2021, (“Atmaca Ülkü”),

Kübra Çınar Mutlu, “Boşanma Sebepleri, İzmir 2019, s. 16;

Mustafa Dural / Tufan Öğüz / Mustafa Alper Gümüş, “Türk Özel Hukuku Cilt III Aile Hukuku,”, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2022

Turgut Akıntürk/ Derya Ateş, “Medeni Hukuk”, Beta, İstanbul, 2020.

Turgut Akıntürk, “Türk Medeni Hukuku Yeni Medeni Kanuna Uyarlanmış Aile Hukuku”, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2002

Sevtap Yücel, “Yargıtay Kararları Işığında Anlaşmalı Boşanma Sonrasında Nafaka ve Tazminat Talepleri”, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: 4, S: 1, 2018


[1] Elif Sargın, “Türk Hukukunda Anlaşmalı Boşanmanın Şartları Üzerine Bir İnceleme”, , Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: 28, S: 1, 2020 (“Sargın”),s. 353.

[2] Turgut Akıntürk/ Derya Ateş, “Medeni Hukuk”, Beta, İstanbul, 2020, s. 261; Mustafa Dural / Tufan Öğüz / Mustafa Alper Gümüş, “Türk Özel Hukuku Cilt III Aile Hukuku,”, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2022, s. 113; Kübra Çınar Mutlu, “Boşanma Sebepleri, İzmir 2019, s. 16; Ahmed Awzar Khaleel, “Türk ve Irak Hukukunda Mukayeseli Olarak Anlaşmalı Boşanma”, Kayseri 2019, s. 14.

[3] Feride Demirbaş, “Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Taşınmazlar Üzerindeki Aynî Haklara İlişkin Hükümleri İle İlgili Bazı Hukuki Sorunlar”, (“Demirbaş”), s .561.

[4] Elif Sargın, “Türk Hukukunda Anlaşmalı Boşanmanın Şartları Üzerine Bir İnceleme”, s. 359.

[5] Hande Atmaca Ülkü, “Anlaşmalı Boşanma Protokolü” , Seçkin Hukuk, Ankara, 2021, (“Atmaca Ülkü”), s. 23.

[6] Doktrinde Akıntürk de benzer şekilde anlaşmalı boşanma konusunda asgari bir yıllık sürenin konulmasının evlenen eşlerin hiç değilse birlikte yaşayarak birbirlerini tanımaları için şart olduğunu, aksi takdirde birkaç haftalık veya birkaç aylık evliliklere son verilmesinin devamı yaşam boyu arzulanan evlilik kurumunun kutsallığı ile bağdaşmayacağının da açık olacağını ifade etmektedir. Bu konuda detaylı bir değerlendirme için bkz. Turgut Akıntürk, “Türk Medeni Hukuku Yeni Medeni Kanuna Uyarlanmış Aile Hukuku”, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2002, (“Akıntürk”), s. 261 – 262.

[7] Akıntürk, s. 262.

[8] Atmaca Ülkü, s. 47

[9] Anlaşmalı boşanma protokolünde mali konularla ilgili ayrıntılı hukuki değerlendirmeler konusunda bkz. Sevtap Yücel, “Yargıtay Kararları Işığında Anlaşmalı Boşanma Sonrasında Nafaka ve Tazminat Talepleri”, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: 4, S: 1, 2018, (“Yücel”), s. 240 vd.

[10] Atmaca Ülkü, s. 88.

[11] Atmaca Ülkü s. 154.

  1. GİRİŞ

Evlilik, insanın ömür boyu süreceği inancıyla kurduğu birlikteliktir. Evliliğin doğal olarak sona ermesi ölüm yoluyla gerçekleşir. Ancak bazı hallerde evlilik, ölüm dışında başka bir sebeple sona erer. Eşlerin kanunda öngörülmüş olan sebeplerden birine dayanarak açacağı dava sonucunda evlilik birliğine hâkim kararı ile son verilmesine boşanma denir[1]. Bir diğer anlatımla boşanma eşler arasında kurulan hukuki evlilik ilişkisinin, hukuki bir yol ile sonlandırılmasıdır. Evlilik kadar geçmişe dayanan boşanma; bazı kültürlerde, dini inanışlarda yasaklanmış olsa da özellikle gelişmiş toplumlarda sıkça rastlanan bir hukuki yoldur.

Bu makale temel itibariyle üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde makalenin temelindeki mesele olan “anlaşma boşanma protokolü” ile ilgili konunun kısaca takdimi yapılarak değinilecek mesele konusunda kısa bir giriş yapılmıştır. İkinci bölümde genel itibariyle Medeni Hukuk kapsamında boşanma hakkında kısa bazı değerlendirmelere yer verilmiştir. Çalışmanın en kapsamlı üçüncü bölümünde ise detaylı şekilde anlaşmalı boşanmanın ne anlama geldiği, anlaşmalı boşanma protokolünün hukuken geçerlilik şartları ve bu kapsamda ele alınabilecek bazı meseleler bazı doktrin görüşleri ekseninde incelenecektir. Son bölüm olan Sonuç kısmında ise “anlaşmalı boşanma protokolü” kapsamında bu çalışma kapsamında gerçekleştirilen araştırma ve değerlendirme neticesinde genel bir değerlendirme gerçekleştirilecektir.

  1. MEDENİ HUKUKTA BOŞANMA

4721 Sayılı “TMK” m.161 ve devamında evliliği sonra erdiren sebeplerden olan boşanma hükümleri düzenlenmiştir. İlgili kanun uyarınca boşanma sebepleri, özel sebepler ve genel sebepler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Özel boşanma sebepleri zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme, haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığıdır. Sayılan bu özel boşanma sebeplerinin dışında kalan veya belirli bir sebebe dayandırılmayan birçok olay ilişkilerde boşanmaya sebep olabilir. İlgili kanunda somut olarak belirtilmeyen genel boşanma sebepleri bakımından kanun koyucu tarafından hâkime geniş bir takdir yetkisi verilmiştir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, eşlerin birlikte dava açmaları ya da birinin açtığı davayı diğerinin kabul etmesi ve evlilik birliğinin fiilen kurulamaması halleri genel boşanma sebepleri olarak düzenlenmiştir. Genel boşanma sebepleri belli olay veya olgulara dayanmayan, önceden saptanması mümkün olmayan farklı olaylar veya olgulardan doğan bir durumu esas alır[2].

Sayılan sebeplerin varlığı halinde artık taraflar arasında boşanma yoluna gidilecektir. Gelinen bu noktada kişilerin önlerine iki farklı yol çıkar. Taraflar isterlerse karşılıklı anlaşma yoluna giderek anlaşmalı olarak boşanabilecekleri gibi, çekişmeli boşanma yolunu da seçebilirler.

2.1.Çekişmeli Boşanma

Taraflar boşanma ile ilgili velayet, nafaka vb. konularda ortak paydada buluşamadıklarında davanın çekişmeli boşanma davası olarak görülmesi sonucu oluşur. Burada “çekişmeli” sözcüğünden kasıt, adından da anlaşılacağı üzere tarafların özel bir yöntem olan “anlaşmalı boşanma” yerine mahkemeye başvurmak suretiyle boşanma talep etmelerine ilişkin sürece işaret edilmektedir. Taraflar arasında boşanma sürecine ilişkin taraflardan boşanmayı talep etmesine rağmen diğer tarafın istememesi, velayet, mal rejimi gibi üzerine anlaşma zemini sağlanamayan pek çok husus olabilir. Bu bağlamda, boşanma davası açıldıktan sonra hâkim ortaya çıkabilecek olumsuz durumlara karşı geçici birtakım önlemler almak zorundadır. Bunlara eşlerin barınma, geçinme, çocukların eğitim vs. masrafları için nafaka tedbiri, uzaklaştırma kararı gibi örnekler verilebilir.  

2.2.Anlaşmalı Boşanma

 TMK m. 166/f. 3 uyarınca “Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.”  İlgili kanun maddesinden anlaşılacağı üzere, belirli koşullar sağlandıktan sonra eşlerin mahkemeye başvurması veya eşlerden birinin açtığı davayı diğerinin kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış varsayılır ve hâkim eşlerin boşanmasına karar verir[3].

  1. ANLAŞMALI BOŞANMA

TMK m.166/f. 3’e göre evlilik birliği en az bir yıl sürmüşse ve eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin açmış olduğu davayı diğer eşin kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Hâkimin boşanma kararı verebilmesi için tarafları bizzat dinlemesi ve iradelerinin serbestçe açıklanıp açıklanmadığına kanaat getirmesi gerekir. Hâkim, tarafların ve varsa çocukların menfaatlerini koruyarak bu anlaşmada değişiklikler yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz. Kanaatimizce uygulamada her ne kadar tarafların anlaşmalı boşanma protokolü ile mahkemeye başvurması akabinde genel itibariyle protokolde yazan hükümlerin duruşma esnasında tek tek okunarak bu hususta mahkemelerin protokol içeriklerini teyit eder şekilde hareket ettikleri görülmüşse de, en azından boşanma kurumunun Aile Hukuku’na özgü bir kurum olması ve işin mahiyeti gereği kamu düzenini de ilgilendirmesi nedeniyle tarafların protokol hükümlerini baskı altında imzalayıp imzalamadıkları duruşma esnasında hakim tarafından bizzat taraflara sorularak anlaşma konusunda hakim tarafından tarafların hür iradeleri ile hareket edip etmediklerinin tespiti gereklidir.

Anlaşmalı boşanma, mutlak boşanma sebebidir. Kanunda belirtilen olay ve olguların ispatı boşanma için yeterlidir. Hâkim kurulu olan evlilik birliğinin eşler açısından çekilmez olup olmadığını araştırmaz. Anlaşmalı boşanma, bir genel boşanma sebebidir.[4]

  1. ANLAŞMALI BOŞANMANIN ŞARTLARI

A.1) Evlilik Birliğinin En Az Bir Yıl Sürmüş Olması
Anlaşmalı boşanma yoluna gidilebilmesi için evlilik birliğinin en az bir yıl sürmüş olması gerekmektedir. Eğer taraflardan evlilik üzerinden bir yıl geçmeden anlaşmalı boşanma yoluna başvurmuşsa hâkim açılan boşanma davasını diğer şartları incelemeye gerek görmeden reddetmelidir. Diğer koşullar bakımından böyle bir durum söz konusu olmayıp; sonradan veya hâkim tarafından tamamlanabilirler[5]. İlgili dava açıldığında henüz bir yıllık süre dolmamış, ancak yargılama süresi içinde henüz karar verilmeden önce bir yıllık süre dolmuş ise yargılamaya devam edilecek ve boşanma kararı verilecektir. Bir yıllık sürenin tespitinde evliliğin başlangıcı esas alınmalıdır. Taraflar arasında bu sürenin anlaşarak kısaltılması mümkün değildir. Bir yıllık sürenin henüz dolmadığı durumlarda, taraflar sürenin dolmasını bekledikten sonra anlaşmalı boşanma yolunu izlemeli ya da evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması sebebine dayanarak boşanma davası açmalıdırlar.

Belirtmek isteriz ki, 2001 yılındaki Türk Medeni Kanunu’nda anlaşmalı boşanma noktasında bir yıllık bir bekleme süresinin öngörülmesi evlilik kurumuna verilmesi gereken ciddiyet ve özellikle tarafların gelip geçici bazı fikirlerle evliliği istedikleri zaman kolay bir şekilde sona erdirmelerinin önlenmesi açısından isabetli bir düzenlemedir[6].

A.2) Davanın Eşler Tarafından Birlikte Açılması ya da Eşlerden Birinin Açmış Olduğu Davayı Diğer Eşin Kabul Etmesi

Taraflar boşanma isteklerini aynı dilekçede belirtip imzalayabilir ve yapılan duruşmada taleplerini tekrarlayabilirler. Önemli olan boşanma iradelerinin aynı anda ve duruşmada hâkime beyan edilmesidir. TMK m. 166/ 3’e göre, bir eşin açmış olduğu dava diğer eş tarafından kabul edilerek de anlaşmalı boşanılabilir. Diğer eşin hangi aşamada olduğu fark etmeksizin davayı kabul etmesi halinde boşanma talebi anlaşmalı boşanmaya dönmüş olacaktır. Kabul beyanı davanın ve yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilecektir.

A.3) Hâkimin Tarafları Bizzat Dinlemesi

Hâkimin eşleri dinlemesi, anlaşmalı boşanmanın zorunlu şartlarından biridir. Tarafların her ikisi de boşanma yönünden uygun irade beyanında bulunmalıdır. Tarafların dinlenmesiyle, boşanma hususunda hazır olup olmadıklarının ve yapılan anlaşmanın onaylanabilir olup olmadığının incelenmesi amaçlanır. Hâkim, evlilik birliğini çekilmez kılan nedeni re’sen araştırmakla yükümlü değildir. Zira, uygulamada da anlaşmalı boşanma durumunda eşler arasında evlilik birliğinin sona ermesine sebebiyet veren olayın aydınlatılmasından öte, boşanma protokolünde tarafların üzerinde mutabık kaldıkları şartların aydınlatılmasına odaklanılmaktadır. Ancak, anlaşmalı boşanma durumunda her ne kadar evliliği sona erdiren sebebin üzerine spesifik olarak durulmasa dahi, hâkimin eşleri dinleyip serbest iradelerinin oluşup oluşmadığına karar verirken gerekli her türlü özeni göstermesi gerekmektedir. Bu durumun aynı zamanda kamu düzenin de bir gereğidir. Zira, doktrinde de hakimin anlaşmalı boşanma konusunda bizzat eşleri dinlemesinin olmazsa olmaz bir şart (conditio sine qua non) olduğu belirtilmiştir[7].  

Taraflar vekaletname yoluyla özel yetki vererek, hâkim önüne gelmekten kaçınamazlar. Hâkim, protokolde yazılanların taraflardan sözlü olarak tekrar onaylanmasını bekler. Hâkimin takdir yetkisi bulunduğundan, tarafların birisinin veya her ikisinin gelmemesi halinde eğer duruşmaya gelinmemesi durumunda önemli bir mazeret var ise duruşmayı başka bir tarihe erteleyebilir veya doğrudan davayı reddedebilir. Bu nedenle anlaşmalı boşanma süreçlerinde özellikle tarafların bizzat duruşmaya katılımı önem arz etmektedir. 

A.4) Protokol Yapma Zorunluluğu

Boşanmanın mali sonuçları bakımından bir sonuca ulaşabilmesi için protokol yapılması gerekmektedir.

  1. ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜ

B.1) Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Hukuki Niteliği  

Anlaşmalı boşanmanın koşullarının sayıldığı kanun maddesinde, boşanma protokolü yapılması gerekliliğinden bahsedilmiştir. Boşanma protokolünün hukuki niteliği doktrinde tartışmalıdır. Bazı yazarlar protokolün mali sonuçlara ilişkin boyutlarının bulunması, hazırlanan düzenlemeler ile eşlere bazı yetkiler verilmesi sebebiyle “Özel Hukuk Sözleşmesi” olarak kabul etmektedir. Bazı yazarlar tarafından usul hukuku sözleşmesi olarak görülen boşanma protokolü iki taraflı hukuki işlem olduğundan bir “Usul Hukuku Sözleşmesi” olarak kabul görür. Bir diğer görüş ise eşlerin boşanmanın fer’i sonuçlarına ilişkin beyanlarını mahkemeye yapılması gereken talep olarak değerlendirir[8].

B.2) Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Kurucu Unsurları

TMK m. 166/f. 3 kapsamında ‘’mali sonuçlar’’ ve ‘’çocuğun durumu’’ ifadelerinden anlaşılması gereken boşanma protokolünün kurucu unsurlarının velayet, kişisel ilişki, tazminat ve nafaka olduğudur.

B.2.1. Mali Konular

Taraflar mali konularda anlaşma sağlayamazlarsa bu durumda hâkim tarafından anlaşmalı boşanmaya hükmedilemez[9].

Yoksulluk nafakası boşanmanın mali sonuçlarından biridir. Bu sebeple hazırlanan protokolde düzenlenmesi gerekir. İlgili hükümleri düzenlenirken hâkim eşlerin ekonomik ve sosyal durumlarını, nafaka alacaklısının yoksulluğa düşüp düşmediğini incelemelidir. Taraflar arasında karşılıklı olarak yoksulluk nafakası talep edilmemekteyse protokole bu şekilde bir madde eklenmelidir. Mali konulardan bir diğeri ise, evliliğin boşanma ile sona ermesi neticesinde mal rejiminin eşler arasında nasıl tasfiye edileceği meselesidir. Hiç kuşkusuz, taraflar arasında hazırlanacak anlaşmalı boşanma protokolünde bu konuda bir düzenleme olmalı ve daha sonraki süreçte hâkim onayından da geçmelidir.

Maddi ve manevi tazminat bakımından da protokolde mutlaka değinilmiş hüküm olması gerekmektedir. Sadece tazminat başlığı altında olması yeterli değildir. Hâkimin bu duruma müdahalede bulunması ve netlik kazanması için taraflardan beyanlarını sunmalarını istemesi gereklidir.

B.2.2. Ortak Çocukların Durumu

Anlaşmalı boşanma protokollerinde en önemli olgu hiç kuşkusuz tarafların ortak çocukları var ise bu konuda çocuğun velayetinin kime verileceği meselesidir. İlgili konuda hâkim anne ve babanın ortak görüşlerine öncelik tanımalı, çocuğun üstün yararına önem vermelidir. Gerekirse çocuğun düşüncelerine de uygun yollarla başvurmalıdır. Ortak çocuğun kimde kalacağı, çocuğun düzenli olarak yaşamadığı taraf ile arasındaki ilişki ve bu süreçte izlenecek yol protokolde değinilmesi gereken zorunlu unsurdur.

Ortak çocuk noktasında değinilmesi gereken diğer bir mesele ise, velayet hangi eşte kalacak ise diğer eş bakımından protokolde velayet ile benzer şekilde “kişisel ilişki” kurulması bakımından mutlaka bir hüküm olmalıdır. Zira, boşanma sonucunda velayeti almayan eş ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulması olgusu, çocuğun sağlıklı yetişmesi bakımından velayet kadar önemli bir olgudur.

B.3) Anlaşmalı Boşanma Protokolünün İkinci Dereceden Unsurları

Kurucu unsurların dışında kalan hususlar bakımından anlaşma yapılmadığında da sözleşme kurulmuş sayılmaktadır[10]. Zorunlu unsurların dışında, taraflar arasında özellikle belirtilmek istenen, önem arz eden hususlarda irade serbestisi çerçevesinde hükümler hazırlanabilir. Hâkimin onayının alınması zorunlu unsurlar kadar ikinci dereceden unsurlar bakımından da geçerlidir. Kanuna uygun hükümler konulmalıdır. Hâkim zorunlu unsurlara onay verip ilgili ihtiyari hususları onaylamazsa taraflar değişikliğe giderek veya bu maddeleri çıkartarak anlaştıklarını beyan ettiklerinde artık ilgili dava kabul edilmelidir.

B.4) Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Geçerliliği

Boşanma protokolünün geçerliliği bakımından her hukuki işlem için aranan koşullar aranmaktadır. Protokolün emredici hükümleri kanuna, kamu düzenine ve ahlaka uygun olmalıdır. Aksi halde kesin hükümsüzlük söz konusu olur.

TMK m. 166/f. 3’de boşanma protokolünün şekline ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Buradan yola çıkarak şekil serbestisi ilkesi ile eşlerin ister sözlü ister yazılı bir protokol hazırlayabilecekleri sonucuna ulaşılır.

Protokolün tarafı olan eşlerin ayırt etme gücüne sahip ve ergin olmaları ehliyet yönünden aranan unsurlardır.

B.5) Anlaşmalı Boşanma Protokolünde Hâkimin Müdahalesi

Hâkimin ilgili protokole ilişkin ‘taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulunması’’ gerekir. Hâkimin takdir yetkisi bulunmaktadır. Her hukuki işlemde aranması gereken koşulların varlığı ilgili protokol bakımından da aranmalıdır. Ehliyet, muvazaa, irade sakatlıkları bakımından hâkimin denetimi gereklidir. Aynı zamanda hâkim boşanmaya karar verirken tarafların boşanma konusunda hemfikir olduklarına vicdanen karar vermelidir [11].

Hâkimin takdir yetkisinin yanında, taraflar arasında hazırlanmış olan boşanma protokolüne ilişkin müdahalesinde bir sınır bulunmalıdır.

Anlaşmalı boşanmanın sonuç doğurabilmesi için hazırlanan protokolün hâkim tarafından onaylanması gerekmektedir. Aynı zamanda anlaşmanın infaz aşamasında herhangi bir tereddüte düşürmeyecek şekilde hüküm fıkrasında yer alması gerekir.

B.6) Anlaşmalı Boşanma Protokolünün İlam Niteliğine Dayalı Sonuçları

Anlaşmalı boşanmaya ilişkin kararda, eşlerin üzerinde uzlaştıkları ve hâkimin onayından geçen düzenlemenin, karar sonucunda açık ve icra edilebilir bir şekilde, boşanan eşlerin hak ve yükümlülüklerini hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde gösterir bir biçimde ve yine herhangi bir şarta bağlı olmaksızın yer alması gereklidir

Anlaşmalı boşanma yukarıda belirtildiği üzere bir çekişmesiz yargı işi olarak kabul edilir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesinin boşanma kararı vermesiyle hükmün inşai etkisi ortaya çıkar, hükmün şekli anlamda kesinleşmesi ile birlikte artık hüküm bağlayıcı bir hal alır. Hâkim tarafından uygun bulunan protokol, anlaşmalı boşanmaya ilişkin mahkeme kararının sonuç kısmında tereddütsüz, açık ve anlaşılır biçimde yer almalıdır.

  1. SONUÇ

Hâkim tarafından verilen boşanma kararı ile kurulan evlilik birliği hukuken son bulmakta ve buna bağlı olarak da evlilik birliğinin taraflara tanımış olduğu hak ve yükümlülükler ortadan kalkmaktadır. TMK’da boşanma sebepleri, özel sebepler ve genel sebepler olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Boşanma davası açma hakkı kişiye mutlak sıkı sıkıya bağlı bir haktır.

Tarafımızca kanunda düzenlenen anlaşmalı boşanma için beklenen bir yıllık süre şartı doğru değildir. Eşler ise daha az yıpranacakları anlaşmalı boşanma yolunu tercih etmek isteyebilir. Bu sebeple ilgili kanunda düzenleme yapılmalı ve bu bir yıllık süre yeniden değerlendirilmelidir. İlgili madde için bir yıllık sürenin birlikte geçirilmesi aranmamaktadır. Dolayısıyla eşler bu süreyi birlikte geçirmeyebilir. Eğer henüz bir yıllık süre tamamlanmadan dava açılmışsa ve sürenin tamamlanmasına az bir zaman kalmış ise davayı hemen reddetmemelidir.

Hâkim hazırlanan protokolde taraflarca hazırlanmış olan anlaşmayı uygun bulmazsa hangi hususları uygun bulmadığını taraflara açıklamalı ve düzenlenmesini istemelidir. Bu durumda eşler bizzat hâkim tarafından yapılacak değişikliği imzalamak zorunda kalmaz. Böylece anlaşmalı boşanma müessesesi ile amaçlanan evliliğin serbest irade ile sona erdirilmesi hususu tam anlamıyla gerçekleşmiş olur.

Kanaatimizce anlaşmalı boşanma hükmünün infazının sağlanabilmesi bakımından düzenlemenin açık bir şekilde tarafların haklarını ve borçlarını belirtmiş olarak kararın sonucunda yer alması gerekmektedir. Ancak bu şekilde kararın infazında tereddütün giderilmesi ve eşler arasında menfaat dengesinin sağlanması mümkün olacaktır

Her ne kadar şekil serbestisi söz konusu olsa da anlaşmalı boşanmaya hükmedilebilmesi açısından taraflar arasında yapılan protokolün geçerli olması bakımından yazılı şekilde yapılmasını aramak daha uygun düşecektir.

Yazar : Stj. Av. Ece BARLIK

KAYNAKÇA

Ahmed Awzar Khaleel, “Türk ve Irak Hukukunda Mukayeseli Olarak Anlaşmalı Boşanma”, Kayseri 2019, s. 14

Elif Sargın, “Türk Hukukunda Anlaşmalı Boşanmanın Şartları Üzerine Bir İnceleme”, , Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: 28, S: 1, 2020.

Feride Demirbaş, “Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Taşınmazlar Üzerindeki Aynî Haklara İlişkin Hükümleri İle İlgili Bazı Hukuki Sorunlar”

Hande Atmaca Ülkü, “Anlaşmalı Boşanma Protokolü”, Seçkin Hukuk, Ankara, 2021, (“Atmaca Ülkü”),

Kübra Çınar Mutlu, “Boşanma Sebepleri, İzmir 2019, s. 16;

Mustafa Dural / Tufan Öğüz / Mustafa Alper Gümüş, “Türk Özel Hukuku Cilt III Aile Hukuku,”, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2022

Turgut Akıntürk/ Derya Ateş, “Medeni Hukuk”, Beta, İstanbul, 2020.

Turgut Akıntürk, “Türk Medeni Hukuku Yeni Medeni Kanuna Uyarlanmış Aile Hukuku”, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2002

Sevtap Yücel, “Yargıtay Kararları Işığında Anlaşmalı Boşanma Sonrasında Nafaka ve Tazminat Talepleri”, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: 4, S: 1, 2018


[1] Elif Sargın, “Türk Hukukunda Anlaşmalı Boşanmanın Şartları Üzerine Bir İnceleme”, , Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: 28, S: 1, 2020 (“Sargın”),s. 353.

[2] Turgut Akıntürk/ Derya Ateş, “Medeni Hukuk”, Beta, İstanbul, 2020, s. 261; Mustafa Dural / Tufan Öğüz / Mustafa Alper Gümüş, “Türk Özel Hukuku Cilt III Aile Hukuku,”, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2022, s. 113; Kübra Çınar Mutlu, “Boşanma Sebepleri, İzmir 2019, s. 16; Ahmed Awzar Khaleel, “Türk ve Irak Hukukunda Mukayeseli Olarak Anlaşmalı Boşanma”, Kayseri 2019, s. 14.

[3] Feride Demirbaş, “Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Taşınmazlar Üzerindeki Aynî Haklara İlişkin Hükümleri İle İlgili Bazı Hukuki Sorunlar”, (“Demirbaş”), s .561.

[4] Elif Sargın, “Türk Hukukunda Anlaşmalı Boşanmanın Şartları Üzerine Bir İnceleme”, s. 359.

[5] Hande Atmaca Ülkü, “Anlaşmalı Boşanma Protokolü” , Seçkin Hukuk, Ankara, 2021, (“Atmaca Ülkü”), s. 23.

[6] Doktrinde Akıntürk de benzer şekilde anlaşmalı boşanma konusunda asgari bir yıllık sürenin konulmasının evlenen eşlerin hiç değilse birlikte yaşayarak birbirlerini tanımaları için şart olduğunu, aksi takdirde birkaç haftalık veya birkaç aylık evliliklere son verilmesinin devamı yaşam boyu arzulanan evlilik kurumunun kutsallığı ile bağdaşmayacağının da açık olacağını ifade etmektedir. Bu konuda detaylı bir değerlendirme için bkz. Turgut Akıntürk, “Türk Medeni Hukuku Yeni Medeni Kanuna Uyarlanmış Aile Hukuku”, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2002, (“Akıntürk”), s. 261 – 262.

[7] Akıntürk, s. 262.

[8] Atmaca Ülkü, s. 47

[9] Anlaşmalı boşanma protokolünde mali konularla ilgili ayrıntılı hukuki değerlendirmeler konusunda bkz. Sevtap Yücel, “Yargıtay Kararları Işığında Anlaşmalı Boşanma Sonrasında Nafaka ve Tazminat Talepleri”, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: 4, S: 1, 2018, (“Yücel”), s. 240 vd.

[10] Atmaca Ülkü, s. 88.

[11] Atmaca Ülkü s. 154.


Abone Ol Paylaşılan bloglardan haberdar olmak için abone olabilirsiniz
E-Bülten aydınlatma metni için tıklayınız